Seçimin galibi sosyal medya

Yerel seçimin yarattığı hareketlilik şehirde tüm varlığıyla hissediliyor.

Adaylar sokakta, sivil toplum örgütlerini ziyaret yarışında, etkinliklere katılım gösterme sırasında ve sosyal medyada.

Seçim aslında sosyal medyada yapılıyor çünkü her kesime ulaşmanın en kolay yolu sosyal medya.

Trump’ın tüm dünyanın heyecanla beklediği seçimi nasıl bir algı yönetimi operasyonuyla kazandığını bilmeyen yok. Ya da özellikle Avrupa ve Amerika’da uzun zamandır uygulanan ama ülkemizde (özellikle sosyal medya alanında kendini yeni gösteren) algı yönetimi siyasilerin neredeyse varlık sebebi.

Zira sosyal medyada yoksanız, seçimde de yoksunuz. Sosyal medyayı yeterince aktif, etkin ve doğru kullanmıyorsanız değil oy kazanmak, bir takipçi bile kazanamazsınız.

Peki sosyal medyayı doğru kullanarak başarılı kampanyalar yürüten liderlerin ortak özelliği ya da uyguladıkları strateji ne? Onlara seçim kazandıran sadece bu mecrayı doğru kullanmak mı yoksa kişiye özel tercihlerle varlığını hissettirmek mi?

Nereden başlayalım?

Sosyal medyanın tüm dünyayı avucunun içine alan hatta neredeyse insanları yöneten mobil ekranından mı, her yaş grubuna hitap eden ayrı bir kanalı olmasından mı, insanların artık yüz yüze değil mobil iletişim kurduğu gerçeğini kabul etmekten mi,  varlığın sosyal medyada takipçi sayısının varlığı ile doğru orantılı matematiksel bakışından mı  yoksa en acısı varlığının ayrı yokluğunun ayrı dert oluşundan mı ?

Türkiye’nin Instagram ve Twitterda 5. , Facebook kullanımında ise dünyada dokuzuncu sırada olduğunu bilmekle başlayabiliriz mesela.

Zira bu seçimin galibi en başta da dediğimiz gibi sosyal medya

Ülkemizde Facebookun 43, Instagramın 37,  Twitterın ise 9 milyonu aşan kullanıcı sayıları var.

Ve önemli bir detay, ülkemizdeki liderlerin çoğu partilerinin takipçi sayılarından daha fazla bireysel takipçiye sahip.

Peki bu ne demek oluyor?

Artık yerel, ulusal hatta evrensel değerlerin, sosyal medya üzerinde takip ve organize edilmesinin nasıl doğal olduğunu, sosyal medya üzerinden örgütlenmenin daha kolay ve ölçümlenebilir sonuçlar getirdiğini, dolayısıyla da bu büyük etkileşim ağ ve kaynaklarının gerek bütçesel gerek erişimsel olarak sonuç odaklı olduğunu gösteriyor.

Sosyal medyada yapılan her hareket ya da paylaşım,  sonuçları tek tek incelenebilen ve sürdürülebilir etkisi olan bir hareket aslında.

Bunu yeni keşfeden liderlerimiz ana akım medyanın esamesinin okunmadığı bu yenidünya iletişimini pek sevdi.

Sevdi demek belki ironik, başka çareleri yoktu da diyebiliriz.

Zira hiçbir medya ya da mecra atılan bir tek postun aynı anda ulaştığı kitleye erişim imkânına henüz sahip değil.

Dolayısıyla ne diyoruz?

Bu seçimin galibi sosyal medya ve tabi sosyal medyayı en iyi kullanan lider?

Bir sonraki yazımızda da lider olmak için sosyal medyada nasıl bir yol izlenmeli ona bakarız…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir