Ben belediye başkanı olsam

Ben belediye başkanı olsaydım sevmekle başlardım göreve
Maddeyi değil manayı, eşyayı değil insanı sevmekle
Aşık olmakla başlardım şehre, öyleki taşına toprağına duyduğum aşkla bir gül gibi koklar, gül gibi bakar, güldürmek için çabalardım.

Ben belediye başkanı olsam, penceremden her baktığımda içimi huzur kaplayan bir şehre uyanmak isterdim
Hatta sırf bu yüzden her sabah gündoğumuyla kalkar ve şehrime söyle uzaktan bakar, her ayrıntıyı hissederdim heyecanla.

Konuşurdum şehrimle.
Evliyaları konuk etmiş, sultanları ağırlamış, devletler kurmuş, yangınlarla kül olmuş, küllerinden yeniden doğmuş, depremlerle yıkılmış ama kendini inşa etmiş,  hep ayakta kalmış, bağrından yiğitler de şehitler de çıkarmış, bu güngörmüş, kadim şehrin her taşının altına bakar, anlam arardım.
Bulamazsam sorardım, neyi unuttum diye?
Bilirdim ki her sorumun cevabı şehrimin kendindedir.
Bilirdim ki şehrim, cevabın kendisidir

Ben belediye başkanı olsam, çocuk olurdum önce şehirde
Şehrimle beraber coşar, güler, oynardım.
Bilirdim ki çocukları mutluysa bir şehrin, geleceği aydınlık, yarınları güvende demekti.
Bilirdim ki çocukları güvendiyse bir şehre, anneleri huzurlu, babaları umutlu, insanları mutlu demekti.

Ben belediye başkanı olsam,
Hayır duası alırdım gözü yaşlı anadan, öksüz kalmış yavrudan, evsiz barksızdan, yaşlıdan yalnızdan.

Ben belediye başkanı olsam baş tacı yapardım bana derdini söyleyeni.
Derdini söylerken yüzüme bakamayan, sesi titreyene kurban olurdum mesela, hala utanabilen insanıma sarılırdım sıkı sıkı.

Ben belediye başkanı olsam,
Sadece kapıları açmakla kalmam yüreğimi de açardım, gencime yaşlıma, dula yetime, çocuğa, çocuğa.
Gözlerinin içine bakar, derdine derman, sevinçlerine ortak olurdum.  Şehirlerin ancak insanla yaşadığını unutmaz, insana yardım, yatırım yapardım.

Ben belediye başkanı olsam, 24 saat yaşayan, 24 saat yaşanan bir şehir inşa etmek için var gücümle çalışırdım.

Yatırımı eğitime, spora, çevreye, doğaya yapar, gelecek nesillere temiz hava ve su bırakabilmeyi görev edinirdim.

Ben belediye başkanı olsam dost olurdum toprağa. Her yaştan insanı doğayla barıştırır, betona yatırım yapmazdım.

Ben belediye başkanı olsam, sıradan bir vatandaşı olurdum şehrin, onlarla yürür, onlarla büyür, ayrılmazdım yanlarından.

Ben belediye başkanı olsam, hareketi hiç bitmeyen şehirde, bende her gün yeniden doğardım. Ayırd etmezdim başka şehirden gelenleri, gidenleri,  yabancı olanlarla, kendini yabancı hissetmeyenleri. Karış karış gezer, dağı taşı koklardım.

Neresinde özelliği varsa bilir, bilinmeyenleri bulur, bulduklarımı dünyaya ilan ederdim.

Ben belediye başkanı olsam şehrimi dünyaya açar, dünya şehri yapar, bir o kadar da dünyadan korurdum. Sahip olduklarımıza gözüm gibi bakar, gözümden sakınırdım.

Ben belediye başkanı olsam, şehrime sevdalanmadan çıkmazdım bu yola. Sevda duymadıklarıma heyecan da duymayacağımı bildiğimden, gözbebeğim gibi bakardım şehrime.

Ben belediye başkanı olsam insana insanla hizmet eder, insanca yaşam için gerekleri listeler, sokaklarda gülmeyen insan arardım. Arardım ki, gülümsemeyen kalmasın şehrimde, mutluluk daim olsun diye.

Ve ben belediye başkanı olsam, hırslarımın değil kalbimin sözünü dinlerdim. Çocuk gözüyle bakar, yaşlı gözüyle büyürdüm. Bütün yollarımı insanlara açar, onlardan önce ben selamı çakardım.

Ben belediye başkanı olsam şehrin huzurla uyuduğunu bilmek, yeterdi bana.

Birde  seviliyorsam, işte o zaman değmeyin keyfime..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir